DANIŞTAYIN DİSİPLİN CEZASININ İPTALİNE YÖNELİK DAVADA  SUÇ FİİLİNİN İŞLENDİĞİ TARİH İTİBARIYLA YÜRÜRLÜKTE BULUNAN MEVZUAT İLE DAHA SONRA YÜRÜRLÜĞE GİREN MEVZUAT HÜKÜMLERİ FARKLI OLDUĞUNDAN DİSİPLİN CEZASI İLE CEZALANDIRILACAK OLAN DAVACININ LEHİNE OLAN MEVZUAT HÜKMÜNÜN UYGULANMASI GEREKTİĞİNE DAİR KARARI

ÖZET: İzmir Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, dolandırıcılık suçunu işlemeye teşebbüs ettiğinden bahisle işlem tarihinde yürürlükte bulunan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kararın iptaline yönelik açılan davada, ceza yargılaması sonucunda davacıya isnat edilen dolandırıcılığa teşebbüs etme fiilinin sübuta erdiği anlaşıldığından idare mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin iptal kararına karşı yapılan istinaf başvurusu ise Asliye Ceza Mahkemesince verilen kararın Yargıtay’da bozulması nedeniyle davacının bu suçu işleyip işlemediğinin ancak ceza yargılaması neticesinde belirlenebileceğinden hareketle kabul edilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu E.2019/2706, K.2020/765 K. Kararı

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem:İzmir Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, dolandırıcılık suçunu işlemeye teşebbüs ettiğinden bahisle işlem tarihinde yürürlükte bulunan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 26/07/2011 tarih ve 2011/359 sayılı kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İzmir 3. İdare Mahkemesinin 23/05/2012 tarih ve E:2011/1989, K:2012/899 sayılı kararıyla;

Davacının, dolandırıcılığa teşebbüs etme suçu nedeniyle Karşıyaka 1. Asliye Ceza Mahkemesinin E:2010/579 sayılı dosyası kapsamında yargılandığı, yapılan yargılama sonucunda eylemin sübuta erdiğinden bahisle 6 ay hapis cezası, 300 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırıldığı, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışları ile önceden suç işlememiş olması nedeniyle neticeten hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,

Ayrıca, davacı ile müşteki arasında olayın meydana geldiği tarihe kadar herhangi bir husumetin bulunmadığı dikkate alındığında davacıya isnat edilen dolandırıcılığa teşebbüs etme fiilinin sübuta erdiği sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 05/10/2017 tarih ve E:2016/16521, K:2017/20778 sayılı kararıyla;

Uyuşmazlıkta, davacının, disiplin cezasına konu fiilinin aynı zamanda “dolandırıcılığa teşebbüs” suçunu oluşturduğundan bahisle hakkında Karşıyaka 1. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda anılan Mahkemenin 18/05/2011 tarih ve  E:2010/579, K:2011/316 sayılı kararıyla 5 ay hapis cezası ve 250 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeden 25/05/2011 tarihinde kesinleştiği,

Ancak, davacının, denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle 18/05/2011 tarihli mahkumiyet hükmünün açıklandığı, bu kararın da Yargıtay Onbeşinci Ceza Dairesinin 14/02/2017 tarih ve E:2014/20705, K:2017/6021 sayılı kararıyla bozulduğu, bozma kararı doğrultusunda Karşıya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin E:2017/319 sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğinin anlaşıldığı,

Bu durumda, anılan suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda açıkça tanımlanmış olması nedeniyle, davacının bu suçu işleyip işlemediğinin ancak ceza mahkemesince verilecek karar sonucunda belirlenebileceği,

Bu nedenle, söz konusu ceza davasının sonuçlanıp sonuçlanmadığı hususunun İdare Mahkemesince araştırılması ve davacı hakkındaki ceza yargılaması sonuçlandıktan sonra bu kararın da göz önünde bulundurularak, disiplin cezasına konu fiillerin davacı tarafından işlenip işlenmediği konusunda yeniden bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak İzmir 3. İdare Mahkemesinin 23/05/2012 tarih ve E:2011/1989, K:2012/899  sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: İzmir 3. İdare Mahkemesinin 18/07/2019 tarih ve E:2019/755, K:2019/1007sayılı kararıyla;

Yargıtay Onbeşinci Ceza Dairesinin 14/02/2017 tarih ve E:2014/20705, K:2017/6021 sayılı bozma kararının davanın esasına ilişkin olmayıp, sonradan getirilen yasal düzenleme uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanması bakımından değerlendirme yapılması yönünde usuli bir karar olduğunun anlaşıldığı,

Bu nedenle, Karşıyaka 1. Asliye Ceza Mahkemesince bu karar sonrası verilen 03/04/2018 tarih ve E:2017/319, K:2018/264 sayılı uzlaşma nedeniyle kamu davasının düşürülmesi kararının davacının dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlemediği anlamına gelmeyeceğinin açık olduğu gerekçesi eklenmek suretiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

 

 

DANIŞTAY DEĞERLENDİRMESİ ve KARARI:

MADDİ OLAY :

Polis memuru olan davacı hakkında, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev yaptığı dönemde, İstanbul Çeliktepe’de şehit olan iki polis memuru için Emniyetin verdiği makbuz karşılığında yardım topladığını beyan ederek, müşteki K5’den 250,00-TL alması olayıyla ilgili disiplin soruşturması başlatılmıştır.

Yürütülen soruşturma neticesinde, getirilen teklif doğrultusunda; davacının, müşteki K5’den para almak suretiyle “dolandırıcılığa teşebbüs” suçunu işlediğinden bahisle, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 26/07/2011 tarih ve 2011/359sayılı sayılı kararı ile Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenmekte olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

Uyuşmazlığa konu disiplin cezasının tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesinde; “Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kalpazanlık, kasden adam öldürme, veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira,” fiilleri, meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anayasa Mahkemesinin 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararı ile; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü uyarınca verilen dava konusu disiplin cezasının yasal dayanağı olan, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, “yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememesi ve bireylerin hangi somut olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımaması nedeniyle, Anayasa’nın 38. ve 128. maddelerine aykırı olduğu” gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve anılan madde, 08/03/2018 tarih ve 30354 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 7068 sayılı “Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Kabul Edilmesine Dair Kanun”un 37. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Öte yandan, 7068 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları, bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur.” hükmüne yer verildiğinden, dava konusu uyuşmazlığın bu Kanun uyarınca incelenip çözümlenmesi gerekmektedir.