DAVACI :
VEKİLİ : AV. YALÇIN TORUN (e-tebligat)
DAVALI : JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI /ANKARA
VEKİLİ :
DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, davalı idare bünyesinde uzman jandarma v. kademeli çavuş olarak görev yaparken “tehdit ile silah kullanarak birden fazla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararı ile 4 yıl, 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verilmesi üzerine kesinleşen yargı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan itiraz üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararı uyarınca Mahkemesince yapılan yeniden yargılama sonucunda hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verildiğinden bahisle göreve iadesi ile açıkta geçen süre için mahrum kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi ve özlük haklarının iadesi istemiyle yapılan başvurunun kesin olmayan cevapla reddine dair Jandarma Genel Komutanlığının 2021 tarihli işlemin; mahkumiyet hükmü ortadan kalktığından işlemin sebep unsuru yönünden sakat hale geldiği, hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının mesleğini icraya engel bir hüküm olmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ :Davacının Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile mahkumiyetine karar verilmesine istinaden Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına kararı verilip, 2016 tarihinde ilişiğinin kesildiği, anılan Mahkeme kararının bozulması üzerine yapılan yeniden yargılamama neticesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın kesinleşmesiyle davacının 2021 tarihli Bakan oluruyla son görev yeri olan İl Jandarma Komutanlığında tekrar göreve başlatıldığı, davanın konusuz kaldığı savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İdare Mahkemesince, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, davalı idare bünyesinde uzman jandarma v. kademeli çavuş olarak görev yaparken “tehdit ile silah kullanarak birden fazla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararı ile 4 yıl, 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verilmesi üzerine kesinleşen yargı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan itiraz üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararı uyarınca Mahkemesince yapılan yeniden yargılama sonucunda hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verildiğinden bahisle göreve iadesi ile açıkta geçen süre için mahrum kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi ve özlük haklarının iadesi istemiyle 11/12/2020 tarihinde yapılan başvurunun kesin olmayan cevapla reddine dair Jandarma Genel Komutanlığının 15/01/2021 tarihli işlemin istemiyle açılmıştır.
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun “Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası” başlıklı 30. maddesinde; “Aşağıda yazılı hallerde subay, astsubay, uzman jandarmalar ve özel kanunlarında bu cezanın uygulanacağı belirtilen asker kişiler hakkında, askeri mahkemeler veya adliye mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilir. Bu husus mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa dahi, Silahlı Kuvvetlerden çıkarmayı gerektirir. A)Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere ölüm, ağır hapis, bir seneden fazla hapis cezası ile hükümlülük halinde, sözleşmesinin feshedilmesi sonucunu doğurur. Bu cezayı alanlar, seferberlik ve savaş hâlleri haricinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde herhangi bir şekilde görev alamazlar. B)Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle hükümlülük halinde taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının İl Jandarma Komutanlığı emrinde uzman jandarma v. kademeli çavuş rütbesiyle görevli olduğu dönemde hakkında “tehdit ile silah kullanarak birden fazla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan açılan kamu davasında Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile 4 yıl, 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 24/11/2015 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesini müteakip 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 30/A maddesi uyarınca 16/03/2016 tarihli Jandarma Genel Komutanlığı oluru ile davacının Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiği, davacı tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan itiraz üzerine dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildiği ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararı ile kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün bozulduğu, mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde “Cebir, şiddet veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararıyla davacının 1 yıl, 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve neticeten hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip kararın kesinleştiği, davacı tarafından, verilen nihai kararın görevden çıkartılmayı gerektirmediğinden bahisle 11/12/2020 tarihli başvuru ile davalı idareden göreve iade edilmesinin ve emsallerine ödenen maaş ve özlük hakları dikkate alınarak açıkta kaldığı sürelere ilişkin olarak özlük haklarının iadesi ile yoksun kaldığı parasal hakların faiziyle ödenmesinin talep edildiği, başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuatın ve olayın birlikte değerlendirilmesinden; Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası için mevzuatta mahkumiyet hükmünün arandığı, ancak davacı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının mahkûmiyet hükmü olarak kabul edilemeyeceği açık olduğundan, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta ise de, davalı idare tarafından savunma dilekçesinde davacının davalı idareden çıkartılmasına neden olan hukuki gerekçenin ortadan kalkması ve yeniden yargılanması sonucu verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının görevinden çıkartılmasını gerektirmemesi nedeniyle davacının 02/06/2021 tarihli Bakan oluru ile son görev yerine göreve başlatıldığının bildirildiği anlaşıldığından, davanın açılmasından sonra davacının göreve iade edilmesi nedeniyle davacının göreve iade, açıkta geçen süre için özlük haklarının iadesi ve yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair dava konusu işlemin göreve iadeye ilişkin kısmının konusuz kaldığı görülmüştür.
Davanın; işlemin parasal ve özlük hakların iadesi talebinin reddine ilişkin kısmına gelince;
Davalı idare tarafından Mahkememiz kaydına 29/09/2021 tarihinde giren beyan dilekçesi ile davacının 02/06/2021 tarihli Bakan oluru ile göreve başlatılması sonrasında davacı hakkında Asliye Ceza Mahkemesinin kararıyla 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 10/06/2020 tarihinde kesinleşmesi ile 27/08/2021 tarihli Bakan oluru ile davacının tekrar Jandarma Genel Komutanlığından ilişiğinin kesildiği bildirilmiş ise de, bu ilişik kesme işleminin dayanağının farklı yargı yargı kararına dayandığı, bu işlemin davaya konu 16/03/2016 tarihli ilişik kesme işleminin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmayacağı nazara alındığında, davacının yoksun kaldığı parasal haklarının idareye başvuru tarihi 11/12/2020 tarihinden davacının göreve başlatıldığı 02/06/2021 tarihe kadar işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve özlük haklarının iadesi gerekirken, Asliye Ceza Mahkemesi kararının kesinleşmesi sonrasında davacının başvurusu üzerine davacının eski görevine iade edildiği halde açıkta geçen sürelere ilişkin geçmişe dönük parasal ve özlük hak talebi ile ilgili davalı idarece herhangi bir işlem tesis edilmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemin davacının açıkta kaldığı sürelere ilişkin yoksun kaldığı parasal hakların ödenmesi ve özlük hakların iadesi isteminin reddine ilişkin kısmı yönünden hukuka uyarlılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin göreve iade talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının açıkta kaldığı sürelere ilişkin yoksun kalınan parasal hakların faiziyle ödenmesi ve özlük haklarının iadesi talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden ise dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 216,60-TL yargılama gideri ile kararın verildiği tarihte yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca 2.550,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.
Siz de fikrinizi belirtin