Devlet Memurları Kanunu’nun 129. maddesi Yüksek disiplin kurullarının karar usullerini ve memurun hakkını düzenlemektedir. İlgili kanun hükmüne göre;
Yüksek disiplin kurullarının karar usulü, memurun hakkı:
Madde 129 – (Değişik: 12/5/1982 – 2670/35 md.)
Yüksek disiplin kurulları kendilerine intikal eden dosyaların incelenmesinde, gerekli
gördükleri takdirde, ilgilinin özlük dosyasını ve her nevi evrakı incelemeye, ilgili kurumlardan
bilgi almaya, yeminli tanık ve bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, mahallen keşif
yapmaya veya yaptırmaya yetkilidirler.
Hakkında memurluktan çıkarma cezası istenen memur, (…) soruşturma evrakını
incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili
vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir.
Aynı Kanun’un 130. maddesi uyarınca, devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Bir kimsenin kendisine isnat edilen hususlar hakkında savunma yapabilmesi için öncelikle isnadı öğrenmesi gerekmektedir. İsnattan haberdar olmayan bir kimsenin savunmasını sağlıklı bir şekilde yapması beklenemez. Kişinin üzerine atılı isnadı öğrenebilmesi için de disiplin soruşturması kapsamında toplanan evrakı inceleme yetkisinin kendisine tanınması gerekmektedir.
Disiplin soruşturmalarında evrakı inceleme hakkı, kaynağını adil yargılanma hakkından ve adil yargılanma hakkının alt unsurları olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli muhakeme ilkesinden alır. Birbirleriyle aralarında sıkı ilişkiler bulunan bu ilke ve haklar bütünü, disiplin hukuku alanında da uygulanır.
Silahların eşitliği ilkesi, yargılama sırasında tarafların eşit koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin, diğerine kıyasla daha zayıf bir konuma düşürülmeden iddia ve savunmalarını dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir. Başka bir ifade ile silahların eşitliği ilkesi, yargılama sırasında taraflara bir eşitlik sağlama ve bu eşitliğin karar kesinleşinceye kadar sürdürülmesi anlamına gelmektedir.
Çelişmeli muhakeme ilkesi ise, muhakemeye katılan bütün süjelerin birbirinin işlemlerinden haberdar olması ve süjelere dosya kapsamında elde edilen deliller ile dosya içeriği hakkında bilgi edinme imkanı verilmesine ilişkin bir yargılama ilkesidir.
İdare çoğu zaman “soruşturmanın gizliliği”ni ileri sürerek, hakkında disiplin soruşturması yürütülen kişilere dosya içeriği hakkında bilgi vermemekte, kişilerin bilgi edinme hakkını ihlal etmektedir. Oysa idarenin öne sürdüğü “soruşturmanın gizliliği” prensibi, ceza muhakemesinin soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı’na özgü bir müessesedir. Öte yandan soruşturmanın gizliliği savunma hakkına zarar vermeyecek şekilde ve kural olarak şüpheli ve müdafi dışındaki kişilere karşı ileri sürülebilir.
Disiplin soruşturmalarının gizliliği; gizlilik unsuru taşıyan bilgi ve belgelere üçüncü kişiler tarafından nüfuz edilmesini önlemek, delillerin karartılma ve yok edilme riskini azaltmak ve soruşturulan kişinin kişisel verilerini korumak amacıyla ve üçüncü kişiler bakımından uygulanmak üzere hüküm ifade etmekle birlikte, soruşturulan kişiye karşı soruşturmanın gizliliği ileri sürülemez, bu bahane ile soruşturma dosyasındaki bilgilere erişimi engellenemez.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2005/3292 Esas ve 2008/1633 Karar sayılı kararında “…AİHM kararlarında belirtildiği üzere adil yargılamanın en önemli gereklerinden biri olarak, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından davanın tarafları arasında tam bir eşitlik gözetilmeli (silahların eşitliği), buna bağlı olarak da toplanan deliller hakkında taraflara görüş bildirme olanağı tanınmalıdır… Yukarıda yapılan açıklamalar, adil yargılanma hakkı, 2577 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ve bu maddede yapılan değişiklik birlikte değerlendirildiğinde, maddede öngörülen istisnai durum haricinde davacılara işlemin dayanağı olan her türlü bilgi ve belgeye ulaşabilme ve bu belgeleri inceleyebilme olanağının tanınması gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacılar ancak soruşturma raporunda yer verilen maddi olayı, tanık ifadelerini, inceleme yapanın görüş ve kanaatini, işlemin hukuki dayanağını, soruşturmacının önerilerini açık ve etraflı bir biçimde öğrenme suretiyle adil yargılanma hakkını kullanabilecektir. İncelenemeyen bir soruşturma raporuna karşı iddia ve savunmada bulunmak zor, hatta imkânsızdır…” ifadelerine yer vermiştir.
Bilgi Edinme Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca kurum ve kuruluşlar, kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi ve belgeyi başvuranların yararına sunmakla yükümlüdürler.
Bilgi verme yükümlülüğü
Madde 5- Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.
Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.
Bahsedilen istisnalar aynı kanunun 19. maddesinde düzenleme altına alınmış olup ilgili hüküm şöyledir:
İdarî soruşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler
Madde 19– Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla İlgili olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde;
- a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,
- b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini tehlikeye sokacak,
- c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,
- d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini güçleştirecek, bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
Danıştay 10. Dairesinin 2012/6939 Esas ve 2016/186 Karar sayılı kararına göre “…davacı hakkında tamamlanmış olan idari soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerin tümünü savunma ve bilgi edinme hakkı kapsamında edinilebileceği açık olup, soruşturma raporuna ilişkin bilgi ve belgelerin 4982 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca verilmemesine dair dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu itibarla, hakkında tamamlanmış olan soruşturmaya ilişkin olarak davacının talep ettiği belgelerin tümünün davacıya verilmesi gerekir…”
Disiplin soruşturması altındaki kişi veya hakkında tamamlanmış bir disiplin soruşturması bulunan kişi, soruşturma kapsamında ihtiyaç duyduğu belgeleri bizzat inceleyeceği gibi, avukatı vasıtasıyla da inceleyebilir. Zira Avukatlık Kanunu’nun 2. maddesinde avukatlığın amacı şu şekilde düzenleme altına alınmıştır:
Avukatlığın amacı:
Madde 2 – (Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 – 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.
(Değişik üçüncü fıkra: 2/5/2001 – 4667/2 md.) Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.
Dolayısıyla hakkında disiplin soruşturması yürütülen/yürütülmüş kişi ve onun vekili, disiplin soruşturması kapsamında elde edilen her türlü bilgi ve belgeye ulaşma, bunları inceleme hakkına sahiptir. Bu hakkın ihlal edilmesi adil yargılanma hakkının ihlaline yol açacaktır.
Stj. Av. Aybike Hüma BAŞBUĞ
Av.Meryem KILIÇ
Av.Yalçın TORUN
Tel:0312 432 56 78 – 0505 621 99 92
Siz de fikrinizi belirtin