ÖZEL HAYATI İLGİLENDİREN KONULARDA, ÖZEL HAYATIN İHLALİ SONUCUNU DOĞURACAK  MESLEKTEN İLİŞİK KESİLMESİ DİSİPLİN YAPTIRIMININ UYGULANAMAYACAĞINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI  (Başvuru Numarası: 2016/10325, tarih 10.03.2021)

 

Uyuşmazlık Konusu :

 

 Başvuru, ahlaki durum gerekçe gösterilmesinden dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma işlemi tesisi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

 

Başvurucu Hakkında Gerçekleştirilen İdari İşlem :

 

Başvurucunun görev yaptığı gemiye bilgisayar getirdiği ve bu bilgisayarla internete girdiği yönündeki ihbar sonrası başvurucu hakkında yasak edilen cihaz ve aletleri bulundurma ve kullanma suçundan adli ve idari soruşturma yapılmıştır. Soruşturma kapsamında başvurucunun bilgisayarına el konularak bilgisayarda inceleme yapılmış ve bu inceleme neticesinde elde edilen veriler kapsamında başvurucunun ifadesi alınmıştır. Anılan ifade sırasında başvurucuya özel hayatına ilişkin sorular sorulmuş, başvurucu cevaplarında bir kadınla yaşadığı ilişkinin detaylarına dair bilgi vermiş ve bu kadınla yaşadığı cinsel ilişkiyi bir subay arkadaşının evinde kaydettiğini ancak daha sonra bu kaydı sildiğini beyan etmiştir.

            

 

Başvurucunun özel hayatına dair yaşadıklarından bahisle, bunların TSK’da çalışan bir asker için uygun olmayacağı kanaatine varılmıştır.

 

 İdari soruşturma sonucunda “Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir” ortak kanaatli ayırma sicil belgesi tanzim edilmiş ve neticede disiplinsizliği ve ahlaki durumu gerekçe gösterilerek başvurucunun TSK’dan ilişiği kesilmiştir.

 

 

Bireysel Başvuru :

 

Yukarıda anılan kararın kesinleşmesinden sonra başvurucu bireysel başvuru yapmıştır. Başvurucu, söz konusu yapılan idari soruşturma ve mesleği ile ilgisi olmayan tamamen özel hayatına ilişkin sorulara cevap vermesinin istendiğini, bu şekilde özel hayatına dair bilgilerin en ince ayrıntısına kadar elde edilmeye çalışıldığını iddia eden etmiş, bu durumlar gözetilmeden AYİM tarafından davasının reddedildiğini belirtmiştir.

 

Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi:

 

Mahkeme özel hayatına ilişkin durumların gerekçe gösterilerek disiplinsizlik ve ahlaki durumu sebebiyle başvurucu hakkında TSK’dan ayırma işlemi tesis edilmesini özel hayatın gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğu yönünde karar vermiştir.

       Disiplin hukukunun genel ilkelerine baktığımız takdirde disiplin soruşturması sırasında kişilerin mahremiyet ve özel hayatın gizliliği hakkının korunması ilkesi kapsamında, somut olayda ihlal oluşmuştur. Anayasa mahkemesinin de değerlendirmesi üzerine , başvurucunun disiplin soruşturması sırasında özel hayatına ilişkin fazlasıyla soru sorulması, meslek dışındaki özel hayatına dair gerçekleştirdiği eylemler üzerinden meslekten ilişik cezası verilmesi orantısız ve aşırı bir yaptırım olmuştur.

         Elbetteki  kamu görevlileri mesleki yaşamlarıyla da bir bütün olan bazı özel hayat unsurları  açısından sınırlamalara tabi tutulmalıdır. Ancak mevcut olayda, hakkındaki tahkikat sonucunda TSK’dan ayırma işlemi gibi ağır bir yaptırım tesis edilmesi başvurucunun mesleki hayatı üzerinde olduğu kadar temel geçim kaynağından da tamamen  yoksun kalması nedeniyle ekonomik hayatı üzerinde de önemli bir etki oluşturacaktır. Bütün bunlar bir bütün halinde değerlendirilip orantılı bir disiplin cezası öngörülmelidir.

Mahkemenin dayanak olarak aldığı ilgili madde, Anayasa madde 20:Herkes, özel hayatına …saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın …gizliliğine dokunulamaz.

 

Özel hayata ilişkin eylem ve davranışlarının mahrem kalması konusunda kişilerin menfaati olacaktır. Tesis edilen ayırma işleminde, başvurucunun özel hayatı kapsamındaki mahremiyet hakkına ilişkin davranışları belirleyici olmuştur.

 

Sonuç olarak mahkeme tesis  edilen ayırma işlemini hatalı bulmuş, yapılan işlemin yeniden değerlendirilmesine hükmetmiştir.  

 

 

 

 

 

 

CEZA YARGILAMASI DEVAM EDERKEN AÇILAN  DİSİPLİN CEZASININ İPTALİ DAVASININ SONUÇLANMASI NEDENİYLE, BAŞVURUCUNUN SUÇLULUĞUNUN HÜKMEN SABİT OLMADIĞINDAN BAHİSLE MASUMİYET KARİNESİNİN İHLAL EDİLDİĞİNE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (Başvuru Numarası: 2016/392,tarih 02.12.2020)

 

Uyuşmazlık Konusu :

 

Başvuru, disiplin cezası işlemine karşı açılan davada verilen kararda kullanılan ifadeler nedeniyle ve verilen disiplin cezasının iptali için açılan davanın,ceza yargılaması sonuçlanmadığından bahisle reddedilerek  masumiyet karinesini ihlal ettiğini; keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin talebin dikkate alınmaması, davanın hatalı değerlendirme sonucu reddedilmesi ve kanun yolu aşamasında gerekçesiz karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

 

Başvurucu Hakkında Gerçekleştirilen İdari İşlem:

 

Başvurucu hakkında yürütülen disiplin soruşturması üzerine gerçekleştirdiği eylemlerden dolayı  Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu (Kurul) TSK’dan ayırma cezası vermiştir.

 

Bireysel Başvuru:

 

Başvurucu; ceza yargılamasına konu fiilleri nedeniyle tesis edilen işlemin iptali istemiyle açtığı iptal davasının ceza yargılamasının sonucu beklenilmeksizin reddedildiğini, ceza yargılamasının derdest olduğunu, suçlandığı bazı fiiler nedeniyle ek kovuşturmaya yer olmadığına (bkz. § 18) karar verildiğini belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.”

 

Başvurucu yukarıda belirtilen gerekçenin de içerisinde bulunduğu bir bireysel başvuruda bulunmuştur.

 

Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi :

            Masumiyet karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade eden bir hukuk devleti ilkesidir. Anayasa madde 38/4: “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar , kimse suçlu sayılamaz.” Somut olayda verilen disiplin cezası sonrasında kişinin tabi tutulduğu suçlamalar üzerinden ceza yargılaması başlatılmış,suçlandığı bazı fiiler nedeniyle ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş,ceza yargılama safhası sonuçlanmadan başvurucunun disiplin cezasının iptali istemiyle açtığı dava sonuçlanmıştır. Ceza yargılamasında başvurucu hakkında gerekli ve yeterli inceleme yapılmaması, iptal istemiyle açılan dava ceza yargılamasının sonucu beklenilmeden, iptal davasının sonuçlanması ,masumiyet karinesinin ihlalini oluşturmaktadır.

              

 Anayasa mahkemesi değerlendirmesinde şu ifadeleri kullanmıştır :

 “Adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak kişiyi suçlu ilan etmesi veya bu bağlamda birtakım çıkarımlarda bulunması masumiyet karinesinin ihlaline yol açabilir.”

 “Sonuç olarak henüz ceza yargılaması süreci tamamlanmayan suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme eylemlerini başvurucunun gerçekleştirdiği yolundaki suçlayıcı tespitin masumiyet karinesini ihlal edici mahiyette olduğu sonucuna ulaşılmıştır.”

 

Anayasa mahkemesi açıklanan nedenlerle ,Anayasa’nın 36. Ve 38. Maddelerinde düzenlenen masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesini uygun bulmuştur.

 

Mahkeme,verilen disiplin cezası sonrasında konuyla ilgili olarak açılan ceza davasında ek kovuşturmaya yer vermeden hüküm kurulması, ceza yargılaması devam ederken idari davanın sonuçlanmasından dolayı masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, ihlalin giderilmesi için yeniden değerlendirme yapılması kararı vermiştir. 

 

 

 

 

 

 

DİSİPLİN SORUŞTURMASINDA ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNİ KABUL EDEN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

(Başvuru Numarası: 2015/6302, 12.09.2019)

Uyuşmazlık Konusu :

Başvurucu özel hayatına ilişkin birtakım unsurların gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin  çıkarma cezasına hükmetmesi nedeniyle ,özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunup bireysel başvuru yoluna gitmiştir.

Başvurucu Hakkında Gerçekleştirilen İdari İşlem :

“İddianamede, başvurucunun çalıştığı yerde bir köyde iki çocuklu bir kadınla birlikte yaşadığının ve kadını köylülere eşi olarak tanıttığının tespiti üzerine iki kez yazılı olarak ikaz edilmesine rağmen bunu devam ettirdiğinin tanık ifadeleri ve ilgili tutanak içeriklerinden anlaşıldığı belirtilmiştir. İddianamede sonuç olarak karı koca gibi nikâhsız olarak yaşama suçunu işlediği iddiası ile başvurucu hakkında TSK’dan çıkarılma cezası talep edilmiştir.”

Askerî Mahkeme, tanık anlatımları ve tutanaklardan başvurucunun bir yıldan fazla olacak şekilde devamlı bir surette ve ikaz edilmesine rağmen ısrarla bir kadınla nikâhsız olarak karı koca gibi yaşadığını kabul ederek atılı suçun unsurlarının oluştuğu sonucuna vararak, başvurucu hakkında çıkarma cezası vermiştir.

Bireysel Başvuru :

Mahkeme TSK’dan ayırma cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.  Verilen nihai karar başvurucuya ulaştıktan sonra bireysel başvuru yoluna gitmiştir.

“Başvurucu anılan kadınla aynı evi paylaştığı ve karı koca gibi yaşadığı iddialarının doğru olmadığını, üzerine atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını ifade etmiştir… Özel hayata saygı hakları ile masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve kamuya açık belgelerde kimlik bilgilerinin gizli tutulmasını talep etmiştir.”

Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi :

         Mahkeme,somut olayda derece mahkemesi kararında, yaptırıma tabi fiilin askerî  hizmetin gerekleriyle bağlantısına ve hangi sebeplerle askerî disiplini bozacağına dair gerekçelerin belirtilmemiş olmaması, zorunlu ve orantılı bir tedbir olduğunun ortaya konulamaması nedeniyle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatının gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

             Verilen disiplin cezasının dayanaktan yoksun olması ve kişinin tamamen özel hayatını ilgilendiren bir mevzu üzerinden disiplin cezası verilip mesleğinden ilişiğinin kesilmesi son derece orantısız olmuştur.

“Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.”

“Somut olayda da başvurucunun bir kişi ile karı koca gibi nikâhsız yaşamakta ısrar ettiği gerekçesiyle tamamen özel hayat kapsamında kalan eylemleri nedeniyle yaptırıma maruz kaldığı ve yukarıda belirtilen ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı anlaşıldığından, başvurucunun özel hayatın gizliliği hakkına müdahale olduğunu kabul etmek gerekir.”

Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE, “Herkes, özel hayatına …saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın…gizliliğine dokunulamaz…” ibaresini dayanak oluşturarak bu durumda başvurucunun özel hayatın gizliliği hakkına yönelik ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulmuş ve incelemesinin bu kısmının yeniden değerlendirilmesini uygun bulmuştur. 

            DİSİPLİN CEZASININ İPTALİNE YÖNELİK  AÇILAN DAVA SONRASINDA İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN  KARARIN  ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ HAKKINA MÜDAHALEYİ HAKLI KILACAK GEREKÇE İÇERMEMESİNDEN BAHİSLE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİ VE DİSİPLİN CEZASININ ORANTISIZ OLDUĞUNA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (Başvuru Numarası: 2015/9830,20.09.2018)

Uyuşmazlık Konusu :

 

Başvurucu,ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma işlemi tesis edilmesi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunmuştur.

Başvurucu Hakkında Gerçekleştirilen İdari İşlem :

Başvurucu hakkında bir internet sitesinde yayımlanan cinsel içerikli ses kayıtları esas alınarak idari tahkikat başlatılmıştır. Tahkikat nedeniyle başvurucunun ataması yapılarak görev yeri değiştirilmiştir. Ardından  Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 13. ve 20. maddelerindeki düzenlemeye dayanarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ayırma cezası uygulanmasına karar vermiştir. 

Bireysel Başvuru :

Bireysel başvuruda bulunduğu sırada iddialarından birisi şu şekildedir:”Başvurucu, hukuka aykırı şekilde elde edilen ve özel hayatının gizli alanına müdahale oluşturan söz konusu ses kayıtlarının gerçek dışı olduğunu ve ayırma işlemine dayanak oluşturamayacağını belirtmiştir. “

Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi :

Mahkeme, AYİM’in verdiği kararda gerekçesinin yeterli olmadığını,özel hayata haksız müdahale gerçekleştirilmesi sonucu verilen disiplin cezasına dair yeniden değerlendirme yapılmasına karar vermiştir.

“Özel hayatına ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle başvurucu hakkında TSK’dan ayırma işlemi tesis edilmesinin özel hayatının gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğu açıktır .”

Mahkeme özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasını kabul etmiştir..

“Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE”  şeklinde belirlemesini yapmıştır.