Disiplin cezası verilebilmesi için disiplin soruşturması yapılmak zorundadır.   Sadece savunmanın alınması yeterli değildir. Bu kapsamda disiplin soruşturmasını yürütecek personel denk veya üst rütbede bir personel olmalıdır. Hakkında soruşturma yürütülene   isnat edilen disiplinsizlik ve hakları bildirilmelidir. Disiplin soruşturmasında lehe ve aleyhe bütün deliller toplanmalı ve soruşturma sonunda rapor hazırlanmalıdır. Bu hususlar hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir.  Bu husus Danıştay 12. Daire 2019/1728 E ve 2020/4417 K. sayılı Kararında aşağıdaki gibi belirtilmiştir.

“Yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda; disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olmasının, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği disiplinhukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir. Bakılan uyuşmazlıkta, davacı hakkında ceza verilmesine neden olan “ahlaki zayıflık” fiili için disiplin amiri tarafından davacının yalnızca savunması alınarak ceza verildiği, usulüne uygun soruşturma açılmadığı, bağımsız ve tarafsız bir soruşturmacı tayin edilmeden yalnızca davacının savunması alınarak, objektiflik ve tarafsızlık ilkesine aykırı işlem tesis edildiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.  Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında ve bu karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

                                                                                   Av. Yalçın TORUN