KARAR ÖZETİ: İdare Mahkemesi  kararında  ” Manevi tazminat mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı ve yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetin rencide edilmiş olması ayrıca işlemle ya da eylem ile uğranıldığı ileri sürülen zarar arasında da nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Olayda, davacıların kardeşi ……’nin bir idari hizmet (Zeytin Dalı Harekatı) kapsamında Suriye ülkesinde görevli iken girdiği silahlı çatışma sonucunda şehit düştüğü, yaşanan bu olayın niteliği gereği davalı idarenin hizmet kusurundan bahsedilemeyeceği, idarenin ……nin şehit düşmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, ancak ölüm ile idarenin faaliyeti arasındaki nedensellik bağı bulunduğu, söz konusu ölüm olayının bir idari faaliyetin yürütülmesi sırasında gerçekleştiği, dolayısıyla zararı doğuran olay (şehadet) ile hizmet arasında nedensellik bağının kesilmediği, kamu personelinin görevi sırasında başına gelen şehadet olayında idarenin kusuru olmasa bile idare hukukunda kusursuz sorumluluğun dayandırıldığı tehlike (risk) ilkesinin uygulama alanlarından biri olan mesleki risk kapsamında kusursuz sorumluluk esasına göre sorumlu tutulması gerektiği, buradan hareketle, davacıların, kardeşinin şehadetinden dolayı ağır bir elem ve üzüntü duyduklarının ve dolayısıyla manevi zarara uğradıklarının tartışmasız olduğu, zararın, zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılmasının adalet, eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun düşeceği anlaşılmakla, takdiren her bir davacı için …….. TL olmak üzere toplam ……….-TL manevi tazminatın davalı idarelerce davacılara ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.” gerekçesiyle manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

                  T.C

               İZMİR

  1. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/…

KARAR NO: 2021/271

 

DAVACILAR           :

VEKİLİ                   : AV. YALÇIN TORUN

DAVALILAR           : 1- JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI

2- İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

 

DAVANIN ÖZETİ   :Davacılar tarafından, Jandarma Genel Komutanlığı emrinde astsubay rütbesiyle görev yapan kardeşleri………………..’nin 01.03.2018 tarihinde Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Suriye Afrin bölgesinde şehit olması nedeniyle, ayrı ayrı ……….-TL olmak üzere toplam …….…..-TL manevi tazminatın; ………….. kardeşlerinin hayatını kaybetmesi nedeniyle üzüntü duyduklarının ortada olduğu, ileri sürülerek ödenmesine karar verilmesi  istenilmektedir.

 

JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI

SAVUNMASININ ÖZETİ  : Jandarma Genel .Komutanlığı Nakdi Tazminat Komisyonu kararı uyarınca şehidin anne ve babasına ……………..-TL nakdi tazminat ödendiği, ……..-TL  Jandarma Genel Komutanlığı ilk destek yardımı, ………… TL operasyon tazminatı, ………. TL TSK Dayanış Vakfı tarafından ödeme yapıldığı, şehidin anne ve babasına ölüm yardımı da yapıldığı, idarenin tazmin sorumluluğu ve kusurunun bulunmadığı, zararın üçüncü kişinin davranışı   neticesinde   gerçekleştiği,   kusursuz   sorumluluk    ilkesine    göre    tazminata hükmedilebilmesi için idarenin davranışıyla zarar arasında nedensellik bağının bulunması gerektiği, dolayısıyla talep edilen manevi tazminatın koşullarının olayda gerçekleşmediği, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu  belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

SAVUNMASININ ÖZETİ  : Savunma verilmemiştir.

KARARIN ÖZETİ             : Her ne kadar somut olayda davacıların kardeşinin bir idari hizmet olan Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Suriye ülkesinde görevli iken girdiği silahlı çatışma sonucunda şehit düşmesi (şehadet olayı), ……… bir elem ve üzüntü duyduklarının ve dolayısıyla manevi zarara uğradıklarının tartışmasız olduğu, zararın, zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılmasının adalet, eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun düşeceği anlaşılmakla, davalı idare tarafından davacılara manevi tazminat ödenmesine Mahkemece hükmedilmiştir.

TÜRK  MİLLETİ  ADINA 

Karar veren İzmir 2. İdare Mahkemesince, dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava; davacıların Jandarma Genel Komutanlığı emrinde astsubay rütbesiyle görev yapan kardeşleri ……..’nin 01.03.2018 tarihinde Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Suriye Afrin bölgesinde şehit olması nedeniyle, ayrı ayrı …….-TL olmak üzere toplam ……….-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, “Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması” başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında ise; “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş

olanların idari dava    açmadan    önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.

Tam yargı     davalarında,    öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun       denetlenmesi esas alındığından, mahkemece olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip,    idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata     hükmedilirken     de        herhalde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, idarelerin yürüttükleri kamu hizmeti dolayısıyla oluşan zararlardan yalnızca kusurlu sorumluluk ilkesi gereği sorumlu tutulamayacağı, bazı durumlarda kusursuz sorumluluk ilkeleri çerçevesinde idarelere tazmin yükümlülüğü getirilebileceği, yerleşik yargı içtihatları ile kabul edilegelmiştir…………..

Manevi tazminat mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı ve yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetin rencide edilmiş olması ayrıca işlemle ya da eylem ile uğranıldığı ileri sürülen zarar arasında da nedensellik bağının bulunması gerekmektedir.   Olayda, davacıların kardeşi…..’nin bir idari hizmet (Zeytin Dalı Harekatı) kapsamında Suriye ülkesinde görevli iken girdiği silahlı çatışma sonucunda şehit düştüğü, yaşanan bu olayın niteliği gereği davalı idarenin hizmet kusurundan bahsedilemeyeceği, idarenin U.P’nin şehit düşmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, ancak ölüm ile idarenin faaliyeti arasındaki nedensellik bağı bulunduğu, söz konusu ölüm olayının bir idari faaliyetin yürütülmesi sırasında gerçekleştiği, dolayısıyla zararı doğuran olay (şehadet) ile hizmet arasında nedensellik bağının kesilmediği, kamu personelinin görevi sırasında başına gelen şehadet olayında idarenin kusuru olmasa bile idare hukukunda kusursuz sorumluluğun dayandırıldığı t   ehlike     (risk)     ilkesinin uygulama alanlarından biri olan mesleki risk kapsamında kusursuz sorumluluk    esasına göre sorumlu tutulması gerektiği, buradan hareketle, davacıların, kardeşinin şehadetinden dolayı ağır bir elem ve üzüntü duyduklarının ve dolayısıyla manevi zarara uğradıklarının tartışmasız olduğu, zararın, zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılmasının adalet, eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun düşeceği anlaşılmakla, takdiren her bir davacı için …….. TL olmak üzere toplam ……….-TL manevi tazminatın davalı idarelerce davacılara ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

……………………………..