KIŞLAYI TERKETMEK GÖREV YERİNİ TERKETMEK KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİNDEN VERİLEN DİSİPLİN CEZASI HUKUKA AYKIRIDIR

Bölge idare mahkemesince; dava konusu işleme ilişkin dosyada yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, dava konusu işlemin maddi sebebi olarak gösterilen, davacının birliği terk etmesi fiili ile ilgili olarak, davacının anılan tarihte görevli veya nöbetçi olduğuna, herhangi bir görev yerinde bulunması gerekliliğine ilişkin görevlendirildiğine dair dava dosyasında bir bilgi ya da belgeye rastlanılmadığı salt kışlayı terk etmesinin de görev yerini terk etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği açık olduğundan tesis edilen disiplin cezası işleminde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığına karar verilmiştir.

Kararda görevli olmadığı yerde bulunmamak, amirin izni olması durumlarında ya da gece kışlada kalmayı kabul edenlerden olsa dahi nöbetçi olmadığı zamanlarda kişinin görevli olduğundan söz edilemeyeceğinden, anılan fiilin oluşmayacağı açıktır ifadelerine yer verildi.

Davacının anılan tarihte görevli veya nöbetçi olduğuna, herhangi bir görev yerinde bulunması gerekliliğine ilişkin görevlendirildiğine dair dava dosyasında bir bilgi ya da belgeye rastlanılmadığı salt kışlayı terk etmesinin de görev yerini terk etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği açık olduğundan tesis edilen disiplin cezası işleminde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığına karar verilmiştir. Karar şu şekildedir;

İSTİNAF BAŞVURUSUNDA
BULUNAN (DAVACI)                 :
VEKİLİ                                           : Av. Yalçın TORUN(E-tebligat)

KARŞI TARAF (DAVALILAR)  : 1- Jandarma Genel Komutanlığı
2- Diyarbakır Valilliği
VEKİLLERİ                                   :

İSTEMİN ÖZETİ                : Diyarbakır 1.İdare Mahkemesi’nce verilen ….. tarih ve E:2019/….., K:2020/…. sayılı kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.

DAVALI İDARELER
SAVUNMASININ ÖZETİ           : Davaya konu disiplin cezasına konu fiil, şüpheye yer vermeyecek biçimde usulüne göre yapılan disiplin soruşturması ile sabit olduğundan tipik olarak kanunda sayılı disiplinsizlik eylemi oluştuğu, idare tarafından tesis edilen idari işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, soruşturmacı olarak olayla ilişkisi olmayan bağımsız, davacının üstü konumundaki kişilerin atandığı ve soruşturmayı yapan ile delilleri değerlendirerek karar veren şahısların birbirinden farklı oldukları, kanuni yetki çerçevesinde yetkili disiplin kurulunca disiplin cezası verildiği, davacı hakkında tesis edilen işlemin yetki, şekil, sebep, konu, amaç itibarıyla mevzuat hükümlerine uygun olduğu ileri sürülerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5.İdari Dava Dairesi’nce 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45.maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava, Diyarbakır ilinde Komando Tabur Komutanlığı emrinde jandarma uzman çavuş olarak görev yapan davacı tarafından, 7068 sayılı Kanun’un 8. maddesinin, 5. fıkrasının, (ç) bendinin, (5) numaralı alt bendinde belirtilen “amirinin izni olmadan görev yerini terk etmek” fiilini işlediğinden bahisle, eylemine uyan “24 ay uzun süreli durdurma cezası” ile cezalandırılmasına, bu cezanın aynı Kanun’nun 8. maddesinin, 7. fıkrasının, (b) bendi uyarınca takdiren “brüt aylığından 1/2 oranında kesilmek” suretiyle yerine getirilmesine ilişkin tesis edilen ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından onaylanan Jandarma Komando Alay Komutanlığı Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; Diyarbakır İli’nde Jandarma Uzman Çavuş olarak görev yapan davacının, amirin izni olmaksızın görev yerini terk etmek fiilini işlediğinin sabit olduğu anlaşıldığından 24 ay uzun süreli durdurma disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından; yerel Mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olduğu, aynı fiili nedeniyle birden fazla ceza verildiği, yapılan disiplin soruşturmasında taraflı hareket edildiği, amirlerince disiplin cezaları verilmek suretiyle Kanun’un öngördüğü ihtar puanına ulaştırılıp meslekten çıkarılmasının amaçlandığı, izin olmaksızın görev yerini terk etmiş olmasının söz konusu olmadığı, Alay Komutanı vekili tarafından kendisine izin verilmesine rağmen bölük komutanın kendisine makul bir gerekçesi olmaksızın izin vermediği, bu durumun hukuka, hakkaniyete ve adalet bilincine aykırı olduğu, kendisine ithaf edilen disiplin suçlarından hiçbirini işlemediği, dava konusu işlemin haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8.maddesinin 5.fıkrasının ç bendinin 5 numaralı alt bendinde “amirinin izni olmadan görev yerini terk etmek” fiili 24 ay uzun süreli durdurma cezası gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.
Öte yandan; 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 14. maddesinde; “Uzman erbaşlardan isteyenler Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun bu konudaki hükümleri saklı kalmak şartiyle, gece evlerine gidebilirler (Nöbetçi olanlar hariç). Gece kışlada veya gemide kalmayı kabul edenler yetkili amirin izni olmadan kışladan veya gemiden ayrılamazlar. Bunlar mümkün olduğu kadar erbaş ve erlerden ayrı olarak tahsis edilecek yerlerde yatırılırlar. Evlerine gidenler subay ve astsubay servislerinden istifade ederek mesai başlangıcında görevleri başında bulunurlar.” kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Diyarbakır İli’nde uzman çavuş olarak görev yapan davacının, görev dönüşü saat 23.10 sıralarında Jandarma astsubay kıdemli çavuşun “Bir derdi sıkıntısı olan var mı?” diye soru sorması üzerine Diyarbakır’da bulunan ailesinin yanına gitmesi gerektiğini söylediği, Tim Komutanı olan Jandarma astsubay kıdemli çavuşun kendisinin izin vermeye yetkisinin olmadığı bölük ve tabur komutanının görevde olması nedeniyle arayamayacağını söylediği, sonrasında davacının, nöbetçi amirin yanına giderek izin istediği, sebebi sorulduğunda ablasının kendisini aradığını, eniştesinin uyuşturucu kullanıp kendisine ve çocuklarına içirdiğini, yardım etmesini istediğini söylediği, durumun nöbetçi amir tarafından Alay Komutan vekiline iletildiği, alay komutan vekilinin şu an izne gönderemeyeceğini, ertesi gün durumuna bakacağını söylediği, ertesi gün nöbetçi subayın tim komutanını arayarak izin konusunda yetkili amirlerin aranarak personelin durumunun iletilmesini istediği, bunun üzerine davacının tim komutanının yanına gittiği, tim komutanının izin vermeye yetkili bölük komutanını arayarak durumu bildirdiği ve ilk emniyetli günde KTM faaliyeti ile izne gönderileceğinin tutanak tutularak davacıya bildirildiği, 20 Ağustos günü tim komutanını ve unsur komutanını arayarak izin talebinde bulunduğu, kendisine KTM faaliyetinin olmadığı, ilk faaliyette gönderileceği belirtilmesine rağmen davacının, alay komutan vekili ve tabur komutan vekilini arayarak izin talebinde bulunduğu, izin verilmediği, daha sonra davacının Bölük Komutanı tarafından odasına çağrıldığı, silsileyi bozarak izin talebinde bulunması konusunda neden terbiyesizlik yapıyorsun şeklindeki tim komutanının beyanı sonrasında davacının “Sen bana terbiyesiz diyemezsin lan” dediği, tim komutanının “kendine gel” demesi üzerine tim komutanının üzerine yürüyerek “elimde kalırsın” dediği, olayın büyümemesi için davacının odadan koridora çıkartıldığı, bu esnada davacının, “seni öldürürüm” diyerek tehdide devam ettiği, daha sonra davacının bölük komutanının gelmesi üzerine bölük komutanının odasına çağrıldığı, bölük komutanı ile arasında izin verip vermeme konusunda tartışma çıktığı, davacının, Bölük Komutanının kapısını çarparak çıkıp birliği terkettiği ve 2 gün sonra kendi isteği ile birliğe dönüş yaptığı, bu olay ile ilgili olarak davacı hakkında soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma sonucu “amirinin izni olmadan görev yerini terk etmek” fiilini işlediğinden bahisle 24 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, getirilen teklif üzerine “amirinin izni olmadan görev yerini terk etmek” fiilini işlediğinden bahisle 24 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına ve bu cezanın aynı Kanun’nun 8. maddesinin, 7. fıkrasının, (b) bendi uyarınca takdiren “brüt aylığından 1/2 oranında kesilmek” suretiyle yerine getirilmesine karar verildiği, davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin sebebi olarak gösterilen “amirinin izni olmadan görev yerini terk etmek” fiilinin somut bir olayda gerçekleşebilmesi için, kapsam dahilindeki personelin çalışma saatlerinde görevli olması ve görev yerini terketmesi gerekmektedir. Buna göre, görevli olmadığı yerde bulunmamak, amirin izni olması durumlarında ya da gece kışlada kalmayı kabul edenlerden olsa dahi nöbetçi olmadığı zamanlarda kişinin görevli olduğundan söz edilemeyeceğinden, anılan fiilin oluşmayacağı açıktır.
Bu durumda, dava konusu işleme ilişkin dosyada yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, dava konusu işlemin maddi sebebi olarak gösterilen, davacının …….. tarihinde birliği terketmesi fiili ile ilgili olarak, davacının anılan tarihte görevli veya nöbetçi olduğuna, herhangi bir görev yerinde bulunması gerekliliğine ilişkin görevlendirildiğine dair dava dosyasında bir bilgi ya da belgeye rastlanılmadığı, salt kışlayı terketmesinin de görev yerini terketmek kapsamında değerlendirilemeyeceği açık olduğundan, (amirin izni olmadan kışlayı terk etme fiili başka bir disiplin suçu oluştursa da amirin izni olmadan görev yerini terk etme olarak değerlendirilemeyeceğinden) davacının birliğini terketmesinin görev yerini terketmek olarak değerlendirilerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun KABULÜ ile istinafa konu mahkeme kararının KALDIRILMASINA, dava konusu işlemin İPTALİNE, mahkeme safhasında davacı tarafından yapılan yargılama giderleri ve istinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, posta gideri avansından artan miktarın talep edilmemesi halinde yatıran taraflara re’sen iadesine, ……… tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.